
“Biz ki saçı uzun aklı kısa diye erkeklerin hande-i istihzasına (alaycı gülüşüne) hedef olmuş bir taifeyiz. Bunun aksini ispat etmeye çalışacağız.”
Kahve molasında bugün, ilk sayısı 1886’da yayımlanan, yazarları kadınlardan oluşan Şükûfezâr dergisinden ve kadınların dergide başlattığı “saçı uzun aklı kısa” deyimine karşı mücadelesinden bahsetmek istedik.
18. yüzyıla kadar kültür, sanat, edebiyat ve bilim alanlarında geri planda kalan (bırakılan) kadın kimliği, Tanzimat’la birlikte Osmanlı döneminde modernleşme çabalarının sonucu olarak ön plana çıkan konulardan biri oldu. Kadının toplumsal hayattaki konumu, Tanzimat aydınları tarafından özellikle gazete ve dergilerde tartışılmaya başlandı.
I. Meşrutiyetin ilanıyla oluşmaya başlayan özgürlük ortamıyla birlikte, II. Meşrutiyetten sonra artan basın faaliyetleri, kadın hareketlerinde ciddi bir artışa neden oldu.
Kadınlar artık sivil toplum örgütleri kuruyor, çıkartılan yayınlar ve konferanslarla sorunlarını dile getiriyor, hak ve hürriyet taleplerini ifade ediyordu. Şükûfezâr da hem ilk kadın dergisi olmasıyla hem de içeriğiyle bu anlamda önemli bir dergiydi.
Derginin sahibi Ârife, yazarlarıysa Fatma Nevber ve Münire’ydi. Beş sayı çıkan dergide, yazarların farklı türlerdeki yazıları ve okuyucu mektupları yer alıyordu.
Ârife’nin “Mukaddime” başlıklı yazısı hem derginin çıkış amacı hem de kadınların yaşadığı sorunlara dair genel yaklaşım açısından dikkat çekiciydi.
Arife, kadınların “saçı uzun aklı kısa denilerek” erkekler tarafından küçük görülmesinin altını çizmiş ve “erkekliği kadınlığa, kadınlığı erkekliğe tercih etmeyerek” ilim, eğitim, edebiyat yolunda ilerleyeceklerini, bu çalışmalarıyla kadınların da neler yapabileceklerini göstermek amacıyla yola çıktıklarını vurgulamıştı.
Dergi, kadın erkek arasında herhangi bir üstünlüğü savunmadan, kadınları çalışmaya, insanlığa hizmet etmeye yönlendiriyor, hem “Mukaddime” metni hem de diğer metinlerde feminizmin temellerini atan ifadeler barındırıyordu.