“Benim koreografilerimde renkler ve imgeler iç içedir. Eğer birbirimize farklı mesafelerden ve farklı açılardan bakarsak gerçeği yakalayabiliriz.”
Kahve Molası’nda dansın, dans tiyatrosunun efsane ismi Pina Bausch’u ve onun İstanbul’unu, yarın başlayacak Doğaçlama Dans Festivali öncesinde anmak istedik.
Rite of Spring ve Cafe Muller gibi önemli kareografilerde imzası olan Pina Bausch, İstanbul’a ilk kez 1998’de geldi. Hong Kong’dan aldığı ilhamla sahneye koyduğu Cam Temizleyicisi adlı gösteriyle izleyenleri büyüledi.
2000’de Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali‘nin konuğu olarak ikinci kez İstanbul’a gelen sanatçı, Lizbon temalı Masurca Fogo ile İstanbulluların unutulmazları arasındaki yerini bir kez daha aldı.
2002’de üçüncü kez İstanbul’a geldiğinde şehrin, sanatçının yaratıcılığını nasıl kışkırtacağına dair merak uyandıran bir keşif süreci de başladı. İstanbul’da geçen üç haftanın sonunda ortaya Nefes adlı çalışma çıktı. Roma, Palermo, Los Angelos, Hong Kong, Lizbon, Budapeşte gibi şehirlerin arasına İstanbul da dahil olmaya hazırlanıyordu.
Nefes ile İstanbul’u turistik ya da folklorik bir çerçeveye sıkıştırmadı. Şehrin dinamizminden, çeşitliliğinden, renklerinden, seslerinden ilham aldı. Pina Bausch Boğaz’da, Haliç’te, Beyoğlu ve Kasımpaşa’da, Fatih’te, Moda’da, Adalar’da gördüklerinden etkilenerek geliştirdiği yaratıcılığının merkezine “su”yu yerleştirdi. AKM’nin eski büyük sahnesinden akan sular içinde dans eden sanatçılar, düş gücünün sınırlarını zorladılar, İstanbul’la ilgili motifler aramak yerine bir şehrin verdiği ilhamın gücünü, zenginliğini hissettiler.
Pina Bausch’un İstanbul serüvenini içeren belgesel İKSV’nin YouTube sayfasından, Pina Bausch’la Bir Nefes | A Breath With Pina Bausch adıyla izlenebiliyor. Bu keyifli belgesel dansla dolu geçecek bir hafta için iyi bir başlangıç olabilir. Wim Wenders’in Pina adlı belgeselini de unutmamak gerek. İyi seyirler!