“Meserret Kahvesi tüm İstanbul’un kahvesidir. Orada hiç değilse bir kez oturmamış edebiyatçı da gösterilemez.” Salah Birsel, Kahveler kitabında Meserret Kahvesi’nden işte böyle bahsediyor. Biz de bugün Kahve Molası’nı Sirkeci’deki Meserret Kahvesi’nde veriyoruz.
Reşat Nuri, Yaşar Kemal, Edip Cansever, Orhan Kemal, Sait Faik gibi isimlerin sohbet duraklarından biri olan Meserret’in kelime anlamı sevinç ve şenlik. Kuruluş tarihi tam olarak bilinmeyen kahvenin 20. yüzyılın başlarında faaliyette olduğuna dair kayıtlara rastlanıyor. H. Ziya Uşaklıgil, Kırk Yıl adlı kitabında buranın başlangıçta Yıldız Kıraathanesi olarak adlandırıldığını, sonra saraydan çekinildiği için “Yaldız”a çevrildiğini belirtir. Kıraathane o yıllarda Salih Efendi adında biri tarafından işletiliyordu, üst katları da otel olarak hizmet veriyordu.
1960’lı yıllarda Meserret Pastanesi’ne dönüştürüldü, otel de faaliyetlerine devam etti. 1970’li yıllarda Ziraat Bankası tarafından restore edilip banka şubesi olarak hizmete sokuldu.
Bir dönemin tarihine tanıklık eden bu binanın bugün okuduğumuz şiirlerin, kitapların ilk satırlarının yazıldığı yer olduğunu bilmek heyecan verici.