
İki bayram ziyareti arasında, yolculukta ya da evde bir kahve molası vermek isterseniz, yanında size lohuk ikram etmek isteriz. Eski İstanbul’da bayramlarda da ikram edilen bu tatlıyı umarız seversiniz.
Çevirme, kaşık tatlısı, beyaz tatlı gibi birkaç farklı ismi var bu özel tatlının. Kahvenin yanında getirilen suya bir tatlı kaşığı lohuk eklenir ya da tek başına macun kıvamında kahveyle birlikte tüketilir.
Yunanistan kralı I. Otto’nun saray şekercisi Alman asıllı Friedrich Unger, 1835’te İstanbul’u ziyaret etmiş ve yazdığı kitapta sakız, meyve, çiçek, yemiş kullanılarak elde edilen bu karışım hakkında ayrıntılı bilgiler vermiş. Kitapta, “Osmanlı’da misafirlere kahveden önce veya kahvenin yanında sunulan, uzun süre karıştırıldığından dolayı ‘çevirme’ de denen tatlı” olarak tanımlamış lohuku. Bu Rum tatlısının ana malzemelerinin un, su ve şeker olduğuna; kaymak, bergamot ya da vanilya konulup çevire çevire yapıldığına dair bilgiler de var. Eskiden Boğaz ve adalardaki kahvelerde su içinde sunulan bu çevirme tatlısına denizaltı denildiği de biliniyor.
Bugün Yunanistan’da damla sakızı macunu olarak yaşamaya devam ediyor, İstanbul’da bir iki şekerci dükkânlarında da bulunabiliyor.
Kınalıada’da manzaraya karşı içtiği kahvesinin yanında içinde lohuk olan soğuk suyu içen Can Yücel, dostu Samaripa’ya şöyle şiirli bir mektup yazmış:
Baksana Samaripa
Şu gümüşü bacaya!
Ne güzel kesmiş tenekeyi tentene!
Güneş de vurmuş üstüne…
Ve salkım salkım sakalları
Rüzgârda saçaklanan bir duman
Arkadaki Papaz Okulu’nun
Çamlarını çulluyor
Baca değil, buhurdan…
Alt katta da o dumanın ısıttığı suyla
Sakız gibi bir kız yıkanıyor
Ve Sakız Adası gibi köpükte
Yuvarlanıp gidiyor g..leri
Sevgili dostum
Öyle göreceğim geldi ki seni
Burnumda tütüyorsun…
Ha, onu soracaktım
Sen hiç lohuk yedin mi?
Ben ki tatlı sevmem
Nefis bişey