Bugün Kahve Molası’nda özellikle 1950’lerde revaçta olan ve onsuz bir İstanbul’u düşünmenin zor olduğu damalı dolmuşlardan bahsetmek istiyoruz.
Dolmuşların, 1954’te resmi olarak İstanbul’da yolcu taşımaya başlamalarının nedenlerinden biri Büyük Buhran dönemi ve ekonomik krizdi. Taksiciler müşterilerini kaybetmiş, daha ekonomik olan dolmuş yöntemi geliştirmişlerdi. İstanbul’da dolmuş macerası, aynı istikamete giden dört kişinin taksimetrenin yazdığı parayı bölüşmeleriyle başladı.
Tarifeli ilk hat Karaköy-Taksim’di ve en ucuz tarife 25 kuruş ile Sirkeci-Beyazıt hattıydı. Kısa süre sonra bu hatlara Şişli-Pangaltı, Fatih-Beyazıt, Sirkeci-Karaköy, Kadıköy-Üsküdar, Taksim-Bebek, Eminönü-Eyüp, Karaköy-Aksaray da eklendi.
90’ların sonuna kadar Talimhane’den kalkan Taksim-Kadıköy hattı en meşhurları arasındaydı.
Rivayete göre Almanlar taksiyi icat edip Avrupa’ya yaydı, Türkler de dolmuşu icat etti ve bu taşıma yöntemini Almanlara sattı.
İstanbulluları evlerinden işlerine, işlerinden evlerine, maçlara, sinemalara, tiyatrolara, ev gezmelerine, kırlara, pikniklere pastanelere götürüp getiren, kentin siluetlerinden biri olan damalı dolmuşlar 93 yıl boyunca İstanbulluları bir güzel semtten diğerine taşıyıp durdular. Eski Türk filmlerinde her zaman yan rollerin altından başarıyla kalktılar.