
Bugün Kahve Molası’nda “Yeşil alana bir tek çivi çaktırmam,” diyen Türkiye’nin ilk şehir planlama uzmanı, mimar ve mühendis Aron Angel hakkında konuşalım istedik.
1916’da Kadıköy Yeldeğirmeni’nde, Valpreda Apartmanı’nda dünya gelmiş. Galatasaray Lisesi’nden mezun olduktan sonra Paris’e gitmiş. İnstitut d’Urbanismen ile Echole Spéciale d’Architecture de Paris’i aynı zamanda bitirmiş. 1942’de dönen Angel, 1950 ve 60’larda İstanbul Nazım Planı Daire Başkanı olarak çalışmaya başlamış.
Açık alanlı ve geniş kaldırımlı düzeni, az katlı bahçeli evleriyle Bağdat Caddesi’ni, Gezi Parkı’nı ve Valikonağı Caddesi’ni planlayıp hayata geçiren Angel, sonrasında Beyoğlu’nun planını da hazırlamış. Ancak yöneticiler bu projeye sadık kalmayınca hemen istifasını istemiş.
Fransız mimar ve şehir planlamacı Henri Prost’la tanıştıktan sonra da İstanbul’un siluetini takıntı haline getirmiş; camiler, kiliseler, tarihi yapılar mutlaka görülmeli diye de uzun yıllar birlikte diretmişler. Deniz kıyısının otomobillere ve işletmelere değil, insanlara ait olması gerektiğini düşünerek şehir planlaması yapmışlar.
Taksim’den Dolmabahçe’ye uzanan parkın ortasına 1950’lerde otel yapılması kararlaştırılınca, “Şahsi menfaatlerin revaçta olduğu bir müessesede çalışmaktan utanç duyuyorum, yeşil alana bir tek çivi çaktırmam,” demiş ve istifa mektubunu yazdıktan sonra da Tünel’deki Angel Apartmanı’nın giriş katını ofis yaparak çalışmalarını burada sürdürmüş.
Papyon ve kravat takmaktan, spor yapmaktan asla vazgeçmeyen İstanbul aşığı ve beyefendisi Angel, her zaman “İstanbul’un dokusunu korumak istedim” sözüyle hatırlanacak.