Bugün kahve molasında sadece Boğaz’ın değil, İstanbul’un bilinen en eski özel ahşap konutundan bahsetmek istedik. Anadoluhisarı ve Kanlıca arasında, sadeliğiyle güzel Kırmızı Yalı’ya, yani Amcazade Hüseyin Paşa Yalısı’na buyurun.
Bu zarif yapı, 1699’da Sadrazam Amcazade Hüseyin Paşa için inşa edilmiş. Bugün sadece küçücük bir parçasını, selamlığının salonunu görebiliyoruz. Hüseyin Paşa, Köprülüzade Fazıl Ahmet Paşa’nın amcazadesi, yani Köprülü Mehmet Paşa’nın yeğeni. Başarısız Viyana kuşatmasında adı geçen bir isim. Toprak kayıplarına neden olan, kaçınılmaz Karlofça Anlaşması’nda da imzası bulunuyor. Bu imzanın ardından yalıda verilen büyük ziyafetten bahsedilir. II. Mustafa döneminde sadrazamlığa yükselen Hüseyin Paşa’nın 1697’den ölümüne, yani 1702’ye kadar bu görevde kaldığını ekleyelim.
Hüseyin Paşa Yalısı Hakkında
Gelelim yalıya… Murat Belge, İletişim Yayınları’ndan çıkan Boğaziçi’nde Yalılar, İnsanlar adlı kitabında şunları yazmış:
“Geçen yüzyıllardan kalmış fotoğraflardan, haremin 80 metre daha güneyde olduğunu görüyoruz. Üç çıkması olan harem herhalde 15-20 odası bulunan bir yapıydı. Koçu’ya göre 93 Harbi göçmenlerinden bazıları buraya yerleştirilmişti ve binanın ortadan kalkmasına onlar sebep olmuştu. Bir ihtimal de İstanbul’un olağan yangınlarından birinde yanıp gitmesi.” Yalının muazzam bir tavan süslemesine sahip olduğu, ışık oyunlarının iyi hesaplanmış olduğu, iç süslemelerinin de göz alıcı olduğu yönünde tespitler bulunuyor.
1900’lerin başından itibaren İstanbul’un gözbebeği olduğu çeşitli yazılarda, özellikle binanın korunması gerekliliğine yönelik kaygı dolu yazılarda çıkıyor ortaya. Kırmızı Yalı Boğaz’ı geçerken gözlerinizin araması, bulunca tanıması, bilmesi gereken yapıların hiç şüphesiz başında geliyor.