Havalar artık ısınmışken kahve yerine bugün gazoz molası vermek istedik.
Gazoz, Fransızca gaseuse / gazeux (karbonatlı / gazlı) sözcüklerinden türetilmiş ve 1890’ların başında hayatımıza girmiş.
Osmanlı döneminde evlerde yapılan serinletici şuruplar ve şerbetlerin yerini alan gazoz, 1900’lerin başına dek ithal edilmiş. 1890’da İstanbul’da ilk gazoz fabrikası kurulsa da çalışmalar biraz zaman almış. Fabrika, Beyoğlu’nda Niğdeli Rum iş insanı Alexandr Mısırlıoğlu, Ligor Bazlamacıoğlu ile Leon Şor tarafından kurulmuş. Mısırlıoğlu bu süreçte Fransa’ya gitmiş ve gazoz yapımına ilişkin bilgileri öğrenip makinelerini satın alarak İstanbul’a getirmiş. Osmanlı İstanbul’unda ilk gazoz üretimi de Mısırlıoğlu markası ile 1908’de yapılmış. Bu markayı daha sonra diğer gazoz markaları takip etmiş.
Hasan Bey ve Hürriyet gazozları 1908’de; Neptün 1917’de Beyaz Ruslar tarafından, Cumhuriyet Gazozları ise 1923’te üretilmiş. Cincibir, Ankara, Elvan, Olimpos, Şirin Ada ise bu sürecin devamında piyasaya çıkan diğer gazozlar olmuş.
1938’de İstanbul Ticaret Yıllığı’nda dört gazoz fabrikasının ismi yer almış: Sirkeci’deki Olympos (Bazlamacıoğlu), Feriköy’deki Bomonti, Büyükdere’deki Kocataş ve Demirkapı’daki Yalova gazoz fabrikaları.
Gazozlar şişeyle, sifon olarak bilinen tezgâhlarda ve buz dolu seyyar el arabalarında satılırdı. Gösteriler öncesinde çocukların, “otuz iki dişe trampet / keman çaldıran gazozlar” diye bağırarak gazoz sattığı Burhan Arpad‘ın Şehzadebaşı’ndaki yazlık bahçeleri anlattığı 1951 tarihli yazı, güzel ve iç ısıtan bir referans.
1950’lerde Beyoğlu, gazoz cenneti olarak kabul edilirmiş. Beyoğlu’ndan Anadolu’ya yayılan ve her şehrin kendine özgü tatlarıyla ünlenen gazozları 1960’larda bine yakın yerel marka ile parlak bir dönem yaşamış.
1980 sonrası küresel içecek markalarının hakimiyet kurmasıyla gazoz üreticileri de rekabet güçlerini kaybetmiş ve birbiri ardına maalesef hızla silinip gitmişler.
Yaz sıcağında, eğlenceli anlarınızda keyifle tüketmenizi dileyerek yazımızı bitirelim.