“Çok ciddi bilgileri saklayan dev bir klasör gibi İstanbul.”
Kahve Molası’nda bugün, arkeolog ve mimarlık tarihçisi; çalışmalarıyla kentin arkeolojik potansiyeline yoğunlaşan Kerim Altuğ’un kaleme aldığı Arkeolojik Gezi Rehberi / Yeraltındaki İstanbul kitabından bahsetmek istedik. Tarihi 6. yüzyıla dayanan Yerebatan Sarnıcı kapılarının, restorasyon çalışmaları tamamlanarak açıldığı şu günlerde İstanbul’un tüm yeraltı değerlerini bilmek, geçmişin izlerini yeraltında sürmek daha da anlamlıyken, gelin kitabın önemine biraz daha değinelim.
İstanbul’un günümüze dek gelişimini, şehrimize hayat veren uygarlıkların tanıklıklarını, yeraltındaki hazineleri anlatıyor kitap. Her biri bir öncekinin yıkıntısı, kalıntısı üzerine kurulan uygarlıkları hatırlatıyor ve şehirle olan bağımızı güçlendiriyor.
Son yıllarda özellikle Yenikapı, Beşiktaş, Kadıköy, Haydarpaşa gibi başarılı kazılar heyecan verici bulguları gün yüzüne çıkardı. Kitap bu noktada İstanbul’da farklı kültürlerin kimi yerlerde ayrı, kimilerinde bir arada yaşadığını, derinlerde yatan tarihin izini sürerek okurlara aktarıyor.
Kitap, Fatih’ten Üsküdar’a, Eyüp’ten Galata’ya, Halkalı’dan Adalar’a ve tamamını sayamadığımız, okudukça şaşıracağınız pek çok noktasına uzanıyor, yeraltındaki değerleri erişilebilir kılıyor.
2014’teki Beyazıt Meydanı’nda yürütülen Vezneciler Alt Geçidi çalışmasıyla asfaltın altında Roma döneminden mezarlık alanına ait iki lahit kapağı belirlenmişti. Marmaray’ın yapımı sırasında Yenikapı civarında yapılan kazılarda bulunan 11. yy’a ait gemi ve 14. yy’a ait kilise kalıntıları da tarihe yönelik bakış açımızı genişletecek örnekler arasında yer almış. Kitap bu gibi hikâyelerin, keşiflerin önemini gözler önüne seriyor. Bunu yaparken de belirli rotalar takip etmemizi olanaklı hale getiriyor.
İstanbul’un geçmişine ilgi duyan gezginlere; şehri severek, yaşayarak keşfetmekten vazgeçmeyenlere uzun ve ilginç bir öykü anlatıyor Kerim Altuğ. Sayısız kaynak ve referansla şekillenmiş, yirmi yıllık bir çalışmanın ürünü olarak İstanbul severlerde heyecan uyandırıyor. Özetle, yer altındaki hazinelerin ve meraklı okurların sessiz bekleyişleri bu çalışmayla son buluyor.